İmam olacak zat cemaati bıktıracak şekilde namazı uzatmamak, hafif tutmalıdır. Namazdaki kıraati, rükû ve secdedeki tespihleri, tahiyyatı uzat- mamalıdır. Bu hususta sünnette tavsiye edilen en az miktarı esas almalıdır. Cemaatin bir kısmı yahut çoğu namazı uzatmayı istese bile normal olana itibar etmelidir. Çünkü bu meselede Peygamber Efendimizin (a.s.m.) tavsiyesi açıktır.
“İçinizden biriniz cemaate namaz kıldırdığında fazla uzatmasın, kısa tutsun. Çünkü cemaatin arasında hastalar, zayıflar, yaşlılar ve ihtiyaç sahipleri vardır. Tek başına kıldığınızda dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz.”
Abdullah bin Ebî Katâde’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulur:
“Ben namaza durduğumda, bir çocuğun ağladığını duysam, cemaatin içinde bulunan çocuğun annesini sıkıntıda bırakmamak için namazımı uzatmazdım.”
Ancak bununla beraber, kısa tutayım derken, cemaatin rükû, secde tespihlerini ve tahiyyatı sünnet üzere tamamlamasına imkân tanımayacak şekilde aceleye getirmemelidir. Çünkü fazla uzatmak mekruh olduğu gibi acele tutmak da mekruhtur. Birisinde cemaatin durumu göz önünde tutulurken, diğerinde de namazın sünnet üzere kılınması ihmal edilmemelidir.
mam namaz kıldırırken iyice ezberlediği ve kendisine kolay gelen sure ve ayetleri okumalı. Şayet ezberinde tam olmayan ayet ve sureleri okursa cemaatte bulunanlar düzeltmek için yardımcı olurlar ki bu da karışıklıklara meydan verir.
İmam bir ayette yanıldığı veya devamını hatırlayamadığı zaman eğer namaz sahih olacak miktarda okunmuşsa hemen rükûa varır, cemaatten birisinin hatırlatmasını beklemez. Kıraat sahih olacak kadar okumamışsa o ayeti bırakır, başka ayet okur.